Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DÜKKÂN MEKTUPLARI-17 / Mehmet NARLI

Benim Mekânsal Yurdum Maraş'tır "Her çiçek kendi çekirdeğinde gizlidir” derler. İnsanın çekirdeği yurdudur. İnsanın mekân, dil ve inanç bakımından bir yurdu olması gerektiğine inananlardanım. Benim mekânsal yurdum Maraş’tır. Maraş, mekânlaşmış hafızamdadır; anamın, babamın, dedemin, ninemin, akrabalarımın, alışveriş yaptığım esnafın, dinlediğim türkülerin, hikayelerin, içtiğim suyun, yediğim firiğin, dolmanın, gittiğim hocanın, okuduğum mekteplerin ruhu Maraş diye tecessüm etmiştir. Ben bu tecessüm etmiş bütünün parçası değil özüyüm. Dolayısıyla Maraş’ın en sevdiğim yeri yoktur; sevmediğim yeri de yoktur. Sayısız defa Ahırdağı’ndan aşağıya koşarak inmişimdir; sayısız defa Uzunoluk’tan ilk gençliğimin heyecanlarını, korkularını yalnızlıklarını toplayarak Trabzon Caddesine kadar yürümüşümdür. Kanlıdere’de bindiğimiz kiralık bisikletten düşünce kanayan dizimin acısını oradan her geçişimde duyarım. Çarşıya her inişimde kapalı çarşıdaki allefimizin, köşkerimizin, k

DÜKKÂN MEKTUPLARI-16 / Ahmet Doğan İlbey

Ey azizan! Fakir, postadan gelen zarflı mektupları çok sever. “El yazısıyla yazılmış mektup çağı çoktan kapandı. Elektronik msn’ler, twittir’ler, face’ler zamanındayız artık” dediğinizi duyar gibiyim. Fakir eski zaman adamıdır. Zarfla gelen el yazılı mektupların ruhu, gönlü ve mahremiyeti var. Yazanın gönül teri ve kalbî emeği sinmiştir. Twitter ve face’ler modern ve seküler resepsiyonlara ve âmâ üstadım Cemil Meriç’in sözleriyle, birbirinin mahremiyetini, bacadan evin içini dikizleyen Batı’nın romanlarına benziyor, mahremiyet yok. Herkes sizi görüyor ve dinliyor. Yetmiş iki buçuk karakter ve zihniyetteki insanlar iki kişinin hâlleşmesini, mektuplaşmasını, bazıları mütecessis, bazıları da sûi ve süfli kulaklarıyla dinliyor. Hâsılı, içi ve dışı kişinin el yazısıyla yazılmış ve zarfa konmuş mektup geleneği internet ve dijital muhaberat karşısında yenik düştü. Gönlünden damıttığı sözleri kendi kalemiyle yazmanın değerine inananlar buna çok üzülmelidirler. Sadede geliyo

DÜKKÂN MEKTUPLARI-15 / Mohamud Mohamed Sheikh Ali

Somali den ( Mogadişu’dan ) Türkiye’ye (  Kahramanmaraş’a  ) “Mahmudum şu anda Somali’de dükkân faaliyette mi? Somali’deki dükkâna Kahramanmaraş dükkândan selam olsun”.  ( 05.04.2019 Emmim Hasan EJDERHA) Doğum günümden bir gün sonra emmimden bu soru ve Selam gelince, fakire yaşını ilerlediğini sorumluluk ve yükümlülüklerin artığını hatırlattı. Emmime ne cevap vereceğim diye kara kara düşünürken bu yazıyı kaleme almış bulunmaktayım. Selam vermek sünnettir almak ise farzmış. “Mış” diyorum çünkü ilim ehli değilim. Neyse yine bildiğim ile amel edeceğim Vealeyküm selam emmi.  Yaklaşık bir ay oldu Somali’ ye geri geleli. Somali dükkânı için şimdiye kadar altyapı hazırlıkları yapmaya devam ediyorum. Çalışmalarla birlikte dükkânla alakalı tasavvur ettiğim ve hayal kurduğum bazı olaylar Müsaadenizle kağıda dökmek istiyorum. Belki gönlümdeki hasret bir nebzede olsa dindiririm. Dükkânın açılışı… Cuma gününe denk getirmek, Kahramanmaraş’tan bütün dükkâncıların teşrifle

DÜKKÂN MEKTUPLARI-14 / Ahmet Doğan İlbey

“Ey azizan! İnsan ki bazen aslî vazifesi olan dost sohbetlerinden, fikrî meselelerin teati edildiği meclislerden âri kalır. Fakir de şu sıralar pek ağır maişet mesaisi dolayısıyla yetişemediği fikir ve gönül dükkânındaki sohbet ve fikir teatilerinden geri kaldığı oluyor. Teşrik-i mesai eylediğim halkım şahittir ki zaman fırsatı tanımayan ağır mesai eylemek icap eden işyerindeki vaziyetim, din gibi sevip inandığım fikir ve irfan sohbetlerine her daim iştirak etmeye mâni teşkil etmektedir. Bendeniz bundan târif edilmez bir dozda mutazarrırım. Ne yapalım; bir dostun ifadesiyle rıza makamı vardır, râzıyız… Hâl böyleyken, bir kısım kadîm dostlar tarafından aleyh salvolarına tutuluyorum. Aleyhimize atan atana. Güya AVM işletiyor, çok para kazanmak için gecenin ikinci yarılarına kadar müşteri bekliyor, dolayısıyla dostların fikir ve gönül tâlimine katılamıyormuşum. Dükkânın en fikirlisi İsmail Göktürk ve H. Ahmet Eralp dostlarımız fakir hakkında mükâlemede bulunmuşlar. İsmail Gö

DÜKKÂN MEKTUPLARI -13 (Cuma Kapusu Açık Değil mi?) / Mehmet Muharremoğlu

Cuma Kapusunun taş ustası Hacı Ahmet Eralp’e, genç şair Mehmet Yaşar’a,  gurbetzedeleri temsilen Ufuk Türk’e, kendi memleketinde dükkan gurbeti yaşayan Oflu Süleyman’a, Cuma Kapusu’nu ileri karakol nöbeti hassasiyeti   bekleyen Komutan’a Ve Cuma kapusunda kıyama duranlara…. Cuma Kapusu’nın Her Daim Açık Olduğunu Beyan Cuma Kapusu’nı açmak kolay değildir. Zaten sen Cuma kapusunu açamasın; Cuma kapusu sana açılır. Kime ne zaman açılır, kime kapanır; onu da bilemezsin. Gidip kapının önünde diz çöküp beklemen gerekir. Açılırsa girersin, açılmazsa beklersin. Yıllarca bekleyenler vardır kapının eşiğinde; kapı onlara açılmamıştır. Bazıları da vardır ki kapı onlara hep açıktır; önünde beklerler de açıldığından haberleri yoktur. Kimileri vardır; kapı ardına kadar açılmıştır ama adım atıp girmeye cesaret edemez. Kimisi vardır; Allah korusun açık kapıyı kendisi kapatır da döner gerisin geriye. Kimisi vardır kapıdan girer, buğdaya talip olur. Kimisi vardır himmet istemeye