Ana içeriğe atla

DÜKKÂN MEKTUPLARI-33 (Dükkân İlhamı) / Resul BAYRAKTAR


Bulanık
Bulanık dumanlar yükseliyor
Tütünler tekrar tekrar yuvarlanıyor
Damarlar üşürken, yürekler ısınıyor
Uykuya dalıyor zaman
Muhabbet ortamına kavuşuyor
Dükkânın yanık sesli
Mağrur duruşlu efendisi Mehmet Yaşar
Kelimelerinden ustalık taşar
Güzel sesi kulaklardan aşar
Taltif edemez Ahmet abi
Görüşü hep onura etmeye tabi
Özetler sohbeti hamur gibi karar
Şifa olur sesler gönlümüze yarar
Cesur bir mizaç görünüyor
Duyuluyor naif sesi
Beliriyor dükkânın mütevazı Türküdar'ı
Emeğin asil ve koca çınarı
Şuaraların fahri başkanı geliyor
Bir konuya atıfta bulunuyor
Her koldan bir ses büyüyor
Ferhat Abi ağzında
Besliyor bir kelamı

Bulanık
Bulanık dumanlar yükseliyor
Tütünler tekrar tekrar yuvarlanıyor
Damarlar üşürken yürekler ısınıyor
Uykuya dalıyor zaman
Kapısı çeliktir dükkanın ve de korunaklı
Eşssiz hikayeler yazar Hasan Emmi her biri dokunaklı
Sayın Ejderha ısıtır yürekleri sözler saçar
Yoldaki kalemlerde ufuklar açar

Bulanık
Bulanık dumanlar yükseliyor
Tütünler tekrar tekrar yuvarlanıyor
Damarlar üşürken, yürekler ısınıyor
Uykuya dalıyor zaman
Zaman çabuk çabuk geçiyor
Kelime terbiyecisi üdeba teşrif ediyor
Nükteli tarzı ile kırbaçlıyor kelimeleri
Mesafeli ve ölçülü bahsediyor
Çokça ağızda yudum oluyor sözler
Ve nicesi haftaya sohbeti gözler

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜKKÂN MEKTUPLARI-28 / Hasan KEKLİKCİ

Hasan Ejderha Eliyle Ahmet Doğan İlbey Abi'ye/ Pek muhterem Ahmet Abi; evvela üzerime farz olan selamlarımı sunarım. Şahsınızda cümle Dükkâncılara da selam ederim. Kaç zamandır dostlarınızın canhıraş bir şekilde size mektuplar yazması, tebrikler atması, birbirleriyle haberler salması ve en sonunda son teknolojiyi kullanarak, sizinle canlı bağlantılar yapması karşısında, kendimi bu mektubu yazmaya mecbur bırakılmış hissetim ve siz: “Hasan bir mektup da sen gönder bana Gerçeklerden, yalanlardan haber ver. Varsın bulunmasın içinde mânâ Falanlardan-filanlardan haber ver.” Demeden ben bilgisayarın başına geçtim. Gerçi yazmasam da; yarın bu kara bulutlar dağılıp üzerimize güneş doğduğunda, gözü olanın ışığı gördüğünde siz, “Bir mektubunuzu da değmedik Hasan Bey” diye kahretmezsiniz; ama olsun, bunca yıllık emeğiniz var üzerimizde. Aslına bakarsanız bu salgından dolayı uygulanan kısıtlamalardan korkarak, kaçak-göçek bir şekilde köye gelmiştim. Buradan size bir mekt...

DÜKKÂN MEKTUPLARI-30 / Musa YILDIZ

Sanal Olmayan Reel Amet Ağbi’ye Sunulmak Üzere Mektubumdur Mehmet Muharremoğlu Eliyle                                                                                    Ahmet ağbi evin balkonuna çıkıp Sır barajı üstünden Batı köylerine doğru bakıyorum, sizin köylere doğru. Dağlar, karşı yamaçlar ne kadar da berrak gözüküyor bugün, bizim o iki Hasanın köylerine aşan yollar gözüküyor, nerdeyse yol kenarındaki çam ağaçları sayılacak kadar net ve berrak. Birde şehrin üzerine doğru baktım orası da dumduru berraklıkta ve net. İlk defa tabiatı doğal renkleriyle görüyorum. Bugüne kadar hep gözlerimi suçluyordum, dünyayı hep sisli, puslu, dumanlı ve kirli görüyor diye. Meğerse suç gözlerimde değil doğanın kendisindeymiş. Meğerse dünya kirliymiş.      ...