Ahmet Abi’nin Dijital Günlüğüne
Notlar-2
Devletiniz tarih
yazıyor Ahmet abi. Devletiniz Suriye’de Irak’ta, Libya’da, Mısır’da Filistin’de
yedi düvele karşı zulmün karşısında durdu. Hâlâ da zalimlerin, teröristlerin,
kan emicilerin hesabını görmeye devam ediyor.
Başka bir anda başka
bir yerde gene tarih yazıyor devletiniz. Küçük bir çocuğa cebinden çikolata
çıkarıp veriyor. Yaşlı Ahmet Amca’nın tarlasını sürüyor. Devletiniz beline önlüğü bağlıyor, önlüğüne
biber biderini koyup Ökkeş Amca’nın tarif ettiği gibi ekiyor. Sonra da güzelce
tapanlıyor.
Devletiniz Zöhre
Teyze’nin kocasından kalan tekaüt maaşını kapısına getirip kuruşuna kadar sayıp
teslim ediyor. Posta dairesinden emekli Selahaddin Bey’in poğaçalarının
zeytinli mi peynirli mi olacağını sorup not ederek sıcak sıcak kahvaltıya
yetiştiriyor.
Devletiniz Ahmet Abi,
Hatice Teyze’nin her Çarşamba gittiği köy pazarından her zaman alışveriş
yaptığı köylü kadınlardan istediği evsaftaki pazıyı bulup iki bağ alarak akşam
çorbasına doğruyor.
Devletiniz çığın
altından sağ salim çıkıyor. Depremde yıkıntıları aralayıp ayağa kalkıyor. Şükür
ne çığ altında kaldı ne depremde yıkıldı. Biliyoruz ki koronaya da
yenilmeyecek. Üdebanız devletlerin yok oluşundan dem vurabilir. Uluslar arası
güçlerden, çok uluslu şirketlerden bahsedebilir. Başbuğunuz Tanrı Dağlarına
dönebilir. Ergenekoncular yeniden huruç çalışmaları içine girebilirler. Devletiniz dimdik ayakta.
Halkınız, evet,
Türkler köylü Ahmet abi. Bunu kabul ediyorum. İki günlük sokağa çıkma yasağı
için tedarik görme hengâmesinde fırıncı ile kavga edenler mi dersin, sıra
kavgası çıkaranları mı dersin. Market boşaltanlar, petrol kuyruğuna girenler. …
Marketi, fırını anladık da köylü Türklerin sokağa çıkma yasağı öncesi otogaz
kuyruğunda ne ararlar, onu anlamak mümkün değil. Halkınız saf Ahmet abi, onlar da adam olacak.
Ancak, mesele siyasi
kahraman meselesi falan değil. Mesele devlet-i ebet müddet meselesidir. Mesele
devlet-i millet meselesidir. Devletiniz
büyük devlet olduğunu hatırlamıştır. Devletiniz karantina günlerinde sokak
hayvanları için genelge çıkarmıştır. Devletiniz milletlerarası üst kuruluş
bürokrasisine merhameti öğretmektedir. Dayanışmayı öğretmektedir uluslar arası
sisteme.
Halkınız saf Ahmet
abi. Hem sözlü kültüre hem de görsel kültüre sahip bir işadamı bir zamanlar bir
araştırmamda verdiği mülakatta “Maraşlının aklı gözünde, komşusundan görecek;
ancak o zaman harekete geçer” demişti. Medenileşecek halkınız da.
Amma velakin mesele
şahıslar meselesi değildir. Sokakta, partide, belediyede not ettiklerimiz de
var. Bunlar gelir geçer. Mesele cumhurreisi meselesi değil. Mesele devlet
millet meselesi. Millet bütün bu yapılanlara rağmen, evet, bunların çoğu maddi
kalkınmaya münhasır gelişmeler, millet not ettiklerini önüne alıp şahısları
değiştirebilir. Amma devletimiz dimdik ayakta, ayağa kalktı devletimiz.
Biz buradayız Ahmet
Abi. Çikolatasını alan çocuğun gülüşündeyiz. Şerafeddin amcanın duasındayız.
Fatma ananın yardım kampanyasına bağışladığı altmışbeş aylığındayız. Fidanları
bahçesine dikilen Fatma ninenin ıslanan yaşmağındayız. Evlerin kapısına
götürülen kuru ekmeğin buğusundayız. Biz
Van Gürpınar’da Kürt Keve ananın tandır ekmeğini yapmak için tandırın kenarına
bağdaş kurup oturan, tandıra ekmek süren jandarmanın parmaklarının ucundayız
Ahmet abi.
Gerçi senin bu genç
dükkancılar eski ceberut devleti ne bilsinler! Hoş, senin de despot olduğunu
söyleyip despotizm tarifi yapıyorlar fildişi kulelerinde ya; konumuz o değil.
Bunlar jandarma dipçiğini enselerinde hissetmediler Ahmet abi. Toy bunlar.
Senin despot olduğun konusuna gelince, o da adaletin gibi adamına göre Ahmet
abi.
İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın; düsturumuz budur. Devlet her zaman böyle değildi. Devletin
sadece asık suratını gördüğümüz zamanlar da oldu abi. Devletin postalını, dipçiğini
gördüğümüz zamanlar da oldu. At sahibine göre kişner demişler. Batı tipi azgın
bürokrasiyi ehlileştirmek kolay olmuyor efendim. Devletin kendi adamlarına
sahip çıkması; adamlarını sahipsiz bırakmaması da gerekir. Devletin yaşaması
için bu konunun ihmal edilmemesi gerekir. Devleti yaşatmak için; milleti
yaşatmak için kanını canını ortaya koyanlar, sağlığını ortaya koyanlar
unutulmamalı; unutturulmamalı. Halkımız unutmuyor. Girdiğim esnaf
işletmelerinde şehidimiz Fethi Sekin’in, şehidimiz Ömer Halisdemir’in
fotoğraflarını görüyorum. Altında şöyle yazıyor: “Unutmayacağız,
unutturmayacağız”. Onların şahsında halkımız şehitlerini unutmuyor. Devletin de
şehit ailelerini ve gazilerimizi unutmaması, unutturmaması gerekir. Hayatları boyunca onların yanında olması
gerekir.
Devletin yaptığını
vatandaş da karşılıksız bırakmıyor. Ben yetiştim geldim; nenem rahmetli,
dualarında Abdulhamid Han’ı anar, Allah onu başmızdan eksik etmesin diye dua
ederdi. Kırşehirli Aydın Battal’ın Sağlık Bakanı’na söylediği methiyenin dizeleriyle
virgül koymak isterim bu bahse:
“Tüm
dünyanın koronası gelse de/ Sağlık Bakanımın eli yelse de
Sıkıştırır
döver onu köşede/ Biz sana güvendik Fahrettin abi
Yakın
olsan ben silerim terini/ Bir Muhsin'in bir de senin unutamam yerini
Korkmayacağım
çekmeyeceğim dilimi/ Allah razı olsun Fahrettin abi
O kanlı
gözlerin hakkı ödenmez/ Bazı gerzek bu hakları bilemez.
Taraf
tutar dürüst adam diyemez/ Allah razı olsun Fahrettin abi”
Biz buradayız Ahmet
abi. Hiçbir yere gitmiyoruz. Ya da şöyle mi seslenmeliyim: Toparlanın sefer var
Tuna’ya doğru!
***
Duydum ki karantina
günlerinde Cuma kapusunu sanal dükkânda açtırıyormuşsunuz. Şimdilik genç
dükkâncılarla toplanıyor imişsiniz. Türkiye’nin dört bir tarafından, hatta
Anadolu’nun Somali yöresinden genç dükkâncılar Cuma sohbetine dâhil oluyor
imiş. Yine duyduğuma göre, farklı illerden dükkâncılarla buluşmak hoşunuza
gidiyormuş. Üdeba dostumuz ve Mehmet Yaşar dostumuz başta olmak üzere genç
dükkâncılarla reel politik tartışmaları yürütüyor imişsiniz. Ahmet Cihat gibi
bazıları bağlamalarıyla türküdarlık talimi de yapıyormuş.
Dijital dükkânınız
hayırlı olsun abi. Bu faaliyetleriniz Bir Hocam’a aktarıldığında memnun olmuş,
hatta “korona günlerinden sonra da aynı minval üzere devam edilsin” buyurmuş.
Reisicumhurumuzun da buyurduğu gibi korona günlerinden sonra hiçbir şey eskisi
gibi olmayacak Ahmet abi. Mesela reel dükkânın dışında bir de dijital dükkân
olduğuna göre Dijital Dükkân Mesul Müdürü farklı bir arkadaşımız olacak. Bu ilk
değişiklik. Bu durumu nasıl kontrol etmeyi düşünüyorsunuz?
Dijital dükkâna tüm
dünyadaki dükkân ehli katılabildiğine göre, “gurbet” kavramı yeniden
tanımlanacak mıdır? Dışarı gurbeti, reel dükkân olan Dükkân-ı Yemen’e göre
tanımlanmış ve gurbet derecelendirmeleri buna göre yapılmıştı. O halde dijital dükkân için de bir isim ve
gurbet tarifi gerekmez mi? Yemen, Dünya harbinden kalma yaramız idi. Dijital
dükkân için post-modern dönemlerdeki yaralarımızdan birinin adı verilebilir.
Dükkân-ı İdlib olabilir, Dükkân-ı Onbeş Temmuz olabilir. Ya da doğrudan
müsebbibi olan salgının adıyla anılabilir: Dükkân-ı Korona. Bu dükkân geçici mi olacaktır yoksa Muzaffer
Hocam’ın da işaret ettiği gibi, kalıcı hale getirilecek midir? Buna göre gurbet
tarifi de yenilenmek gerekir. Dijital dükkânda kim kaçıncı dereceden gurbetzede
sayılacaktır?
Dükkân-ı Yemen’de
gurbet, karasal uzaklığa göre belirleniyordu. Sanayi İnkılabı ölçülerine göre
idi uzaklık ölçülerimiz; kilometre cinsinden. Buna göre de gurbetzede
dereceleri belirleniyordu. Şimdi yeni bir inkılap gerçekleştirdiniz Ahmet abi.
Karasal uzaklığı, kilometre ölçümünü kaldırdınız ve evden dükkân uygulamasına
geçtiniz. İnternetteki 5-G uygulaması ile de hiç gecikme olmaksızın reel
ortamdaki gibi, veri ve süre kaybı olmadan iletişim kurabiliyorsunuz. Şimdi
gurbet, internete bağlanabilenler ve bağlanamayanlara göre yeniden tanımlanmalı
değil mi? Mesela Somalili Mahmud, Somali’den dükkâna gelebilirken, Başbuğ,
Karaman’dan gelemiyor. Ya da Oflu Süleyman, Giresun Espiye’den dükkan oturumuna
dahil olurken, Maraş Merkez’deki türküdar başakanımız Fazlı kardeşimiz dükkan
saatine yetişemeyebiliyor. Reel dükkan kapısını
hiç sektirmeden müdavim olan Mithat abimiz, Hasaneyn ağabeyler dijital dükkana
dahil olamıyorlar. O zaman kim gurbette kim değil?
Dijital dükkânda
muafiyet ve istisnalar nasıl tespit edilecektir? İnternet ve bilgisayarı
olmayanlar mı muaf sayılacaktır? Yoksa bunlar günümüz dünyasında mazeret kabul
edilmeyip o saatte fiilen iş başında olmak gibi mazeretler mi kabul
edilecektir? Dijital dükkânda tatlı yemek serbest midir? Yeni oluşuma göre
misafirliğe gitmek, misafir kabul etmek dükkân oturumuna katılmaya engel teşkil
etmeyecektir. Dolayısıyla bu faaliyetler dükkân yasakları kapsamından
çıkarılabilir mi? Gerçi şu sıralar bu faaliyetler devlet tarafından yasaklanmış
durumda amma bazı dükkâncılar bunu ileri sürebilirler.
Korona günlerinden
sonra dükkân ve mağara kavramlarının mahiyeti ve muhteviyatı acaba nasıl
değişecektir? Bir Hocam dijital dükkânınızın neresindedir Ahmet abi? Bir hocam
(iki kişi olarak) dijital dükkânınıza
şeref buyursa haliniz nice olur Ahmet abi? Dijital dükkânda gönül talimi nasıl
yapılacaktır? İnsanların halleri birbirine nasıl bulaşacaktır? Bu “bulaş”
günlerinde insanlara nasıl ulaşılacaktır? Dijital Dükkân mağara yerini tutacak
mıdır? Ya da söylenildiği gibi eski alışkanlıklar, eski kavramlar, eski yönetim
ve denetim usulleri değişecekse yeni durum için post-mağara/post-dükkân mı
dememiz gerekir? Yani “mağara-sonrası/dükkân-sonrası” isimlendirmesine hazır
olmak gerekir mi? Belli bir mekâna bağlı olarak yapılan bilgilendirme
toplantılarının ismi seminer idi biliyorsunuz. Mekâna bağlı olmaksızın internet
üzerinden yapılan benzer sunum ortamlarına seminerden bozma “webinar” demeye
başladılar. Üdeba bazı webinarlara katılıyordur tahmin ediyorum. O bilir, ona
sorabilirsiniz. Ordan hareketle, “Web-mağara” dijital ortamdaki yeni mağara
konseptini karşılayacak bir isim olabilir mi?
Dijital Dükkân için
de bir Dükkanname yazılacak mıdır? Fikir ve gönül talimlerimiz nasıl devam
edecektir? Dijital dükkânın kaideleri nelerdir? Kaçta gelip kaçta kalkmak
(yatmak mı demeliydim) gerekir? Dijital dükkândan gurbete uğurlama, dijital
dükkân gurbetinden gelenleri karşılama var mıdır?
Dil kapısı dijital
dükkânda nasıl açılıp nasıl sırlanacaktır? Dijital dükkânın kapısında nasıl
beklenir? Dil talimi nasıl yapılır? Dükkân-ı Yemen, yeni çağa, yeni döneme,
korona sonrasına hazır mı Ahmet abi? Destek gruplarınız çalışıyor mu? Devlet
sokağa çıkma yasağı süresince vatandaşa ekmek dağıtıyor; yardıma muhtaç
olanlara bin liralık zarflarla destek gönderiyor. Siz bu dönemde dükkâncılara
fikir ve gönül talimi yaptırıyor musunuz? Dükkân ehlinin kapılarına fikir ve
gönül talimi destek ekipleriniz bin miligramlık zarflarını bırakıyor mu?
Arz-ı hürmet ederim.
12 Nisan 2020/Sokağa
çıkma yasağı günleri/ Kahramanmaraş
Yorumlar
Yorum Gönder